The Star – Yıldız

Simone Moore ve Carlos Kotkin’in yazıp, Carlos Kotkin’in senaryolaştırdığı, Timothy Reckart’ın yönettiği The Star (Yıldız), 2017yılı, Amerikan yapımı bir animasyon filmi. İsa’nın doğumunu hayvanların dünyasından anlatması açısından kendi türleri içinde farklı bir yere sahip. Edebiyatta manzum eser olarak okumaya alıştığımız fabl gibi filmin hikâyesi, yani Noel hikâyesi, antropomorfizm, insani vasıfların hayvanlara atfedilmesi yöntemi, kullanılarak örülmüş.

Bir değirmen eşeği olan Bo’nun esaret altındaki hayatından kurtularak daha önemli bir şeye, kraliyet karavanına katılma hevesiyle başlıyor film. Kendine, hayalini bir gün gerçekleşeceğine olan inancının işareti olarak da bir gece gökyüzünde beliriveren parlak bir yıldızı alıyor.  Fakat Bo’nun hikâyesi dünyasal ve insanlar gözünde ihtişamlı bir krala değil, ama tüm evrenin önünde secde ettiği bir Kral’a hizmet ettiği, dolayısıyla hayalini kurduğu yolculuktan bambaşka bir şekle dönüşüyor. Diğer yandan Meryem ve Yusuf’un hikâyesini Bo’nun akıl almaz serüvenine katarak anlatmaya devam ediyor film.                

Konu film, resim, kitap olduğu zaman elbette sanatçının elinde daha önce zaten var olan bir hikâyenin yeniden düzenlenmesi, kurgulanması gibi unsurlar göz ardı edilemez. Bu yüzden film ve İncil mukayesesi yapmak bu anlamda çok da doğru olmayacaktır. Çünkü sanatçı elinde tuttuğu şeye bakarak ille de kendi orijinalini yaratma çabasına düşecektir. Bu filmin yapımcılarının da filmin sonunda belirttiği gibi “… maceracı, sanatsal bir tavır…” ortaya çıkan yapımın içine kendi yorumlarını katmaları da kaçınılmaz olacaktır. Özellikle orijinalin bir benzerini yapma konusunda bir hak iddia etmiyorsa…

Ama eğer “…değerlerine ve ruhuna sadık kalmak adına büyük çaba…” sarf ettiğini söyleyen bir ekip varsa özellikle bir nokta göze batar hale geliyor filmde. Meryem’in Kutsal Ruh’tan gebe kalacağını öğrendiği an. Derin korku ve şaşkınlık dolu, ruhsal bir anın, daha çok Meryem’in ağzının içinde dolandırdığı ve komik olmaktan çok uzak olan sözleri maalesef anın kutsallığına gölge düşmesine sebep oluyor.

Bunun yanında güzel bir kurguyla iyilik ve kötülüğün çatışmasını resmeden sahneler önemli. Kralın Meryem’i bulup öldürmesi için görevlendirdiği adamı ve köpeklerinin yarattığı korku ve karmaşa, kötülüğün sonunda elinden kurtulamadığı adalete teslim olması, genel hikâyeyi iyi bir şekilde tamamlıyor. Diğer yandan kötünün iyiye dönüşmesine imkân tanıyan kısım ise, konunun bir başka yüzünü göstermek açısından değerli bir amaca hizmet etmiş.

Bununla birlikte Bo’nun yakın arkadaşı Dave’le (beyaz güvercin) “Bugün dışarıda yeni ne var?” sorusu üzerine yaptıkları konuşma “Bilirsin çok şey yok. Burası Nasıra… 5.sokaktaki horoz yine uyuyakaldı. Ve o at adı neydi Jeremiah, Hezekiah, “iah” vardı onu biliyorum. Bir ayakkabı teki kaybetti. Üzerine konuşmaya değmez.” Nasıra’nın önemsiz, küçük bir yer olduğunu göstermek açısından oldukça sevimli. 

Yıldız bilimcileri taşıyan develerin kendi arlarında nereye gittiklerini tahmin etme çabaları, sadece çocukların değil; ama biz büyüklerin de anlamakta zorluk çektiğimiz Tanrı’nın Oğlu kavramını ilk kez duyan için ne kadar şaşırtıcı, ne kadar sarsıcı ve ne kadar akıl almaz olabileceği onların o tatlı diyaloglarına eklenmiş. Ayrıca evlerinde evcil hayvanları olanların çok rahatlıkla görebilecekleri ve çocukların da çok güzel eşleştirme yapabilecekleri hayvan karakterleri analizi ise oldukça keyifli.

Filmdeki karakterlerin seslendirilmesine baktığımızda da, birçoğunu televizyon dizilerinden tanıdığımız isimlerden oluştuğunu görüyoruz. Christopher Plummer, Kris Kristofferson gibi ünlü sinema oyuncuları, Mariah Carey gibi yıldızlar da yer alıyor seslendirmede. Ünlü televizyon sunucusu Oprah Winfrey ise seslendirmede yer alan diğer ünlü isim. Janethe Virgin dizisinin başrol oyuncusu olan Gina Rodriguez’in ise Meryem’i seslendirmesi ufak çaplı bir göndermeyi de içinde barındırıyor gibi gözüküyor. 

Filmin müzikleri ise filmi sıcacık sarıp sarmalamış. Açılışta Pentatonix’in Carolof of the Bells hemen dikkatleri çekerken, oldukça dokunaklı ve kutsal bir anla sonlanan filmin kapanışı ise Yolanda Adams’tan O Holy Night ile olmuş. The Star şarkısı ise Mariah Carey’e ve Marc Shaiman’a En İyi Orijinal Film Müziğinde, Altın Küre kazandırmış.

Elbette film inanç, arkadaşlık, yardımlaşma, affetme ve iyilik gibi konularda kaçınılmaz bir şekilde oldukça güzel örneklerle dolu. Çocuklara eğlendirirken öğretmeyi amaç edinen film, aynı zamanda kutsal bir olaydan bahsettiğinden bazı yerlerde zorlama ya da gereksiz esprilere yer verse de, hayvanların kendi dünyalarından ve insanlaşmış karakterlerinden ortaya çıkan sevimli, tatlı anlar çocuklar için dikkat çekici olmayı başarmış. Birkaç noktada eleştiriye açık, fakat güzel bir tatil gününde ailece izlenebilecek bir film Yıldız.

Serda Ayık Sez

Tartışmaya katılın

Yazarın Diğer Makaleleri

Ağıt

Göksel Baba, Paramparça yüreklerimizle, sensizliği deneyimlediğimiz bir felaketin tam ortasındayız. Kedere doyduk Baba ve bu keder uyumamıza da konuşmamıza da yaşamamıza da izin vermiyor. Ne gece ne gündüz bize umut getiriyor. Sonsuz bir çölün...

Ne Farkımız Kalır?

“Eğer yalnız sizi sevenleri severseniz, ne ödülünüz olur? Vergi görevlileri* de öyle yapmıyor mu? Yalnız kardeşlerinize selam verirseniz, fazladan ne yapmış olursunuz? Putperestler de öyle yapmıyor mu? Bu nedenle, göksel Babanız yetkin olduğu gibi...

Seçilmiş

Yönetmenliğini Phillip Noyce’un yaptığı, başrollerini Brenton Thwaites, Jeff Bridges, Meryl Streep, Katie Holmes ve Alexander Skarsgard’ın paylaştığı 2014 yılı yapımı film olan “The Giver-Verici”, Lois Lowry’nin “Giver Quartet” olarak...

Göçebe Diyarı

Göçebe Diyarı (Nomadland), Jessica Bruder’in 2017 yılında yazdığı “Nomadland: Surviving America in the Twenty-First Century” kitabından Chloe Zhao’nun senaryolaştırdığı 2020 yılı yapımı filmidir. Chloe aynı zamanda filmin hem yapımcılığı ve hem de...

FideCultura

Son eklenenler