Bir önceki yazıda dünya tarihine baktığımızda aslında dönem dönem bu tür felaketlerin (doğal kötülüklerin) karşımıza çıktığını görmüştük. Tabii ki bu da beraberinde bir başka ‘neden’ sorusunu akla getiriyor: Dünyada neden böylesi kötülüklere sebep olan salgın hastalıklar var?
Her bir dünya görüşünün kendi inanç kabulleri açısından bu soruya yanıt vermeye çalıştığını görebiliriz. Çünkü insanoğlu yaşadığımız bu kötü deneyime bir açıklama arayışındadır. Tabii ki fenomenal dünyada biz bu salgının biyolojik bir olgu olduğunu ve belirli bir virüsten kaynaklandığını biliyoruz. Fakat bu kendi başına daha kapsamlı olan metafiziksel açıdan ‘neden’ sorusuna yanıt vermemektedir. Elbette eğer her şeyin doğal süreçlerin bir ürünü olduğunu söyleyen bir görüşü benimsiyorsak ‘neden’ sorusuna dair açıklamamız ‘nasıl’ sorusuna sunduğumuz açıklamaya indirgenerek elemine edilebilir.
Fakat açıklama gerçekten bu kadar basit ve yüzeysel midir? Kanımca bu üzerine düşünülmesi gereken önemli bir sorudur. Eğer her şeyin doğal süreçlerin bir ürünü olduğunu söyleyen yaklaşımı benimsiyorsak o zaman tüm bu yaşanılanlar sadece doğal bir süreç olmanın ötesine geçememektedir. Bu nedenle yitip giden onca canın ardından bu durumu kötü olarak ifade edebilmemiz mümkün görünmemektedir. Çünkü bu tam da hayatın doğal akışının ta kendisidir.
Buna karşın Hristiyan inancına baktığımızda bu küresel salgın durumunu ‘kötü’ olarak adlandırmamıza olanak veren bir anlayışın olduğunu görüyoruz. Bu durum kötüdür çünkü yaşanılan durum istenilen ve tasarlanan durumun sekteye uğramasının bir sonucudur. Bu açıklama Türk Dil Kurumu’nun kötülük tanımına denk düşmektedir. TDK’ye göre kötü; ‘istenilen nitelikte olmamak ile birlikte iyinin karşıtıdır.’
Kutsal Kitap bize her şeyin iyi olarak yaratıldığını söyler.[1] Dolayısıyla kötü olan ya da kötülük Tanrı’nın yarattığı dünyaya sonradan dâhil olan bir olgudur. Ünlü Ortaçağ teoloğu Augustine’in tabiriyle kötülük, özgün değil asalaktır.
Mutlak iyi ve her şeye kadir bir Tanrı varsa neden Covid-19 gibi küresel salgınlar var?
Hristiyan dünya görüşü içerisinde bu soruya birkaç farklı şekilde yanıt verilmeye çalışılmıştır. Bu yanıtların çoğu özgür irade savunması adı altında sunulan açıklama ile sağlanmaktadır. Bu yaklaşıma göre kötülüklerin kaynağında özgür iradeli bir yaratığın meydana getirdiği bir durum söz konusudur. Özgür iradeye başvuran bu açıklama da kendi içinde çeşitli yorumları barındırmaktadır.
Bu alt yaklaşımların birisine göre bu tür doğal kötülüklere özgür iradeye sahip doğaüstü yaratıkların (isyan eden melekler) sebep olduğu söylenmektedir. Günümüzün en önde gelen din felsefecilerinden birisi olan Alvin Plantinga da böyle bir senaryoyu dile getirerek bir savunma geliştirilebileceğini önermiş ve doğal kötülüklerin de Tanrı’nın sıfatları ile uzlaştırılabileceğini ileri sürmüştür.[2] Benzer bir yaklaşıma göre doğal kötülüklerin kaynağı insanın özgür iradesidir. Öyle ki ilk insan temsilcimizin yaptığı itaatsizlik eylemi nedeniyle tüm bu doğal kötülükler dünyaya dâhil olmuştur.
Bu görüş bir açıdan önemli bir noktaya temas etmektedir çünkü eğer ölüm, günah aracılığıyla insan yaşamına girdiyse ve zarar verme faktöründen dolayı doğal kötülüklerin kötü olarak adlandırılmasını dikkate alırsak o zaman bu tür durumları ölüm perspektifinden, bir başka deyişle ilk günahın sonucu olması açısından düşünebiliriz.
Farklı bir açıklama girişimi, bu tür doğal kötülükleri doğrudan özgür iradeli yaratıkların ortaya çıkardığı bir durumdan ziyade, özgür iradeli yaratıkların var olabilmesi için gerekli olan ortam koşullarına bağlamaktadır. Bir başka deyişle özgür iradeli yaratıkların var olabilmesi için uygun sabit bir ortam var olmalıdır. İngiliz düşünür C. S. Lewis bu konuda şöyle diyor:
Eğer maddenin sabit bir doğası varsa ve bazı süregelen yasalara uyuyorsa, maddenin bütün durumları herhangi bir kişinin arzuları ile tümüyle uyumlu olmayacaktır. Su yaşam için zaruri ve temel ihtiyaç iken insanın havasız kalıp boğulmasına neden olabilir. Dolayısıyla mükemmel bir dünya bile, belli ki bu amaçla tasarlanmış olan sinirlerimizdeki acı iletkenlerinin ilettiği tehlike işaretlerini gerekli kılacaktır.[3]
Dolayısıyla bazı yaratıkların özgür iradeye sahip olabilmeleri için doğal kötülüklere sebep olabilecek bir ortamda var olması gerekecektir. Bununla birlikte canlı yaşamının (özgür iradeli bireyler) ortaya çıkabilmesi için belirli yaşam koşullarının sağlanması gereklidir. Paleontolog Peter D. Ward ve Astronom Donald Brownlee, 2003’te yayınladıkları “Rare Earth” isimli kitaplarında gezegenimizde yaşam için gerekli olan sayısız koşulun izini sürmüşlerdir.
Ward ve Brownlee doğal afetlere neden olan deprem, tsunami, volkan patlamalarının jeolojide plaka tektoniği ile açıklandığını ve plaka tektoniğinin de yaşamın ortaya çıkabilmesi için gerekli koşulları sağlayan bir sistem olarak var olması gerektiğini ifade ederler. Böylesi bir jeolojik özellik olmaksızın büyük sıra dağların ya da kıtaların oluşmasının imkânsız olacağını dile getirirken, bu sistemin besin döngüsü için zaruri olduğunu vurgularlar.[4]
Sonuç olarak, Hristiyan inancı açısından düşündüğümüzde küresel salgın gibi doğal afetlerin ya da felaketlerin meydana gelmesinin, özgür iradeli yaratıklar ve onların bu potansiyellerini gerçekleştirebilmeleri için var olması gereken sabit bir ortam ile ilişkili bir fenomen olduğu söylenebilir.[5] Dolayısıyla doğal kötülük olarak adlandırılan bu tür durumlar mutlak iyi ve her şeye kadir bir Tanrı anlayışı ile çelişmeyeceği gibi onlarla mücadele etmek için çok önemli bir gerekçemiz olur: Kötü durumlar olması gereken değil; ama bir tür bozulmaya işaret eden durumlardır. Bu nedenle onları ‘kötü’ olarak adlandırabilir ve onlara karşı savaşabiliriz.
Son olarak, Covid-19 salgınının en kısa sürede kontrol altına alınmasını, bu virüse karşı yapılan çalışmaların bir an önce sonuçlanıp aşı tedavisinin bulunmasını ve bu salgından etkilenen herkesin en kısa sürede sağlığına kavuşmasını dilerim. Bu süreçte hastaların sağlıklarına tekrar kavuşabilmeleri için geceli gündüzlü çalışan tüm sağlık çalışanlarını büyük bir minnet duygusu ile hatırlıyorum. Tanrı onları ve tüm insanlığı korusun!
Yazar: Yeşua Özçelik
Dipnotlar:
[1] Yaratılış 1:31
[2] Alvin Plantinga, (1975). God, Freedom and Evil. B. Davies, Din felsefesine giriş içinde (s. 48), İstanbul: Paradigma Yayıncılık.
[3] C. S. Lewis, Acı Sorunu, Haberci, s. 15-24.
[4] Peter D. Ward ve Donald Brownlee, Rare Earth, Springer, 2003, s. 194.
[5] Bu genel kanı, Tanrı’nın tarih içerisinde doğal afetleri kendi iradesini gerçekleştirmek üzere kullanabiliyor olma ihtimalini ortadan kaldırmamaktadır. Bu aynı zamanda metafizik kötülük olarak da adlandırılmaktadır.