Kelimelerin Yoksunluğu

Bölümü oynat

Oğlum 5 yaşındayken geçirdiği bir operasyonu hatırlıyorum. Burnundan rahatça nefes alamadığı için, doktorlar burnunu ve genzini kapatan bir geniz etinin olduğunu ve bunun alınması gerektiğini söylediler. Ameliyatı takip eden günlerde, benim çenesi düşük oğlum tamamen sessizleşti. Konuştuğu zaman yaşayacağı acının korkusundan, iletişim için sesi çıkmadan kelimeleri kullanmaya çalışıyordu. Oğlumu bu şekilde iletişim kurmak isterken görmek çok üzücüydü.

Yeniden konuşacak duruma gelene kadar oğluma yardımcı olmaya çalıştıysam da pek başarılı olamadım; ama çok uzun süredir beklediği çocuğu, ilerleyen yaşında sahip olacağını söyleyen meleğin ardından, beklenmedik bir şekilde sesini kaybeden Zekeriya’yı düşündüm. Zekeriya sesini, Mesih’in yolunu hazırlayacak olan çocuğa sahip olacağına dair bir onay gibi ve geçici olarak kaybetti. Düşünün, neden konuşamadığını biliyordu ve eminim oğlunu kucağına alana ve duygularını açıkça dile getirene kadar da içi içini yemişti.

Dünyanın çeşitli yerlerinde ruhsal çekilme merkezleri vardır. Bu merkezlerde iletişimden fazlaca yorulmuş kişilere “Sessiz Haftalar” denilen bir program sunulur. Katılımcıların bu haftalar boyunca sessizlik içine kendi içlerine dönebilmeleri için sözcükleri kullanmaları yasaklanır. Çünkü sözcükler bizden alındığında oldukça zavallı ve hatta yarım kalmış hissederiz; bir nevi içsel ve dışsal yoksunluk yaşarız.

Bu sessiz haftalara benzer, Kutsal Kitapta Tanrı’nın da konuşmayı bıraktığı bölümler vardır. Malaki Peygamberle, Matta Müjdesi’ne kadarki sürede Tanrı’nın kendi halkıyla konuştuğu herhangi bir anlatıya rastlamayız. İnsanlık, Tanrı’dan gelen müdahaleden ve O’nun sözünün gücünden uzun bir süre mahrum kalmıştır. Bu sessiz dönem; Tanrı’nın kim olduğunu, tamamen Tanrı’nın özünü açığa çıkaran, nihai Söz’ü İsa Mesih’i dünyaya göndermesiyle nihayet son bulmuştur.

 Bu Söz’ü bir kere duyduğumuzda, kendi sözcüklerimizin hayatımızın yönü üzerindeki gücü ile yaşamanın ne kadar zavallı bir durum olduğunu idrak ederiz. Bu Söz’ü bir kere duyduğumuzda ve tanıdığımızda, “anlam” arayışına duyduğumuz susuzluğu giderecek tek yaşayan Söz olduğunu keşfederiz.

Bu Söz’ü duyanlar; bize Söz olan İsa’yı veren Baba’ya sonsuza dek minnettar kalırlar. Ayrıca, İsa’nın kendini alçaltan tevazusunun, bir süreliğine tüm yetkisinden vazgeçmesinin, sırf biz kendi sözcüklerimizin gücü içinde kalmayalım diye de olduğunu düşünüyorum. Üstelik tıpkı oğlumun operasyon sonrasında acı çektiği gibi, bu da O’na çarmıhta acı verdi. Tek büyük farkla! Bu durum İsa’nın konuşmasını ve sonsuz kurtuluşumuzu ilan etmesini engelleyemedi:

“Tamamlandı!”

Sözlerimizin gücü, Tanrı nihai Söz’ü ile konuşana kadar insanlık için silik bir hatıradır. İsa’nın kimliği tamamen içselleştirildiğinde ve O’nunla birlikte yaşamaya başlandığında; o andan sonra, hem yaratan, hem yaratılış, aralarında gerçekleşen bu ortak ve keyifli iletişimin tadını çıkarırlar.

Yazan: Senem Ekener

Senem Ekener
Tarafından yayımlandı
Senem Ekener
Tartışmaya katılın

Diğer makaleler

Bölüm 163

Kendimize Gelmek

İncil’de İsa’nın anlattığı “Kayıp Oğul” benzetmesinde gözden kaçırılması kolay bir ifade vardır. Öykünün dönüm noktasında...

FideCultura

Son eklenenler

Bölüm 131