Encanto

Bölümü oynat

2021 yılı yapımı filmin yönetmenliğini Charise Castro Smith, Byron Howard ve Jared Bush yapmış. Senaryosunu da yine Jared Bush ve Charise Castro Smith yazmış. Seslendirenler arasında da; Stehanie Beatriz, John Leguizamo, Wilmer Valderrama yer almış.

            Hikaye Kolombiya’da Encato diye anılan sihirli bir yerde geçer. Burada yaşayan Madrigal ailesinin bir kişi dışında her çocuğun kendisine özgü bir sihri, yani bir yeteneği vardır. Bir şekilde bir kutsama olarak alırlar çocuklar bu yeteneği. Ailenin kız çocuklarından biri olan Mirabel ise böyle bir kutsama almaz. Fakat günün birinde Encanto’nun sihri ve ailesinin evi tehlikeye girince ona çok daha farklı bir görev düşer: Encanto’yu kurtarmak.

             Evlerini memleketlerini bırakıp gitmez zorunda kalan aile, tehlikenin sınırındayken evin erkeğini kaybetmelerinin ardından mucizevi bir şekilde sihirli bir eve ve adeta cenneti andıran yeni bir yerleşim yerine de sahip olurlar. Mucizeler bunlarla da kalmaz, ailenin üç çocuğu ve onların da çocukları belli yeteneklerle ödüllendirirler. Sadece aile üyelerinden  Mirabel belli bir yetenekten, ona bahşedilmiş sihirden men edilmiş gibi durmaktadır. Onun yetenekten yoksunluğu, yeteneğe ya da bir sihre sahip, aileye, o bölgedeki insanlara, hayatı kolaylaştıran, güzelleştiren, şifalandıran diğer aile üyelerinin zaman içinde bambaşka bir şeyle de yüz yüze gelmelerini gerektirir. Aslında evin sihrini kaybetmesi tam da bu sebeple tüm aile için, özellikle bu sihirlere fazlasıyla tutunup bel bağlamış aile büyüğü için acı verici, fakat bir o kadar da farkındalık dolu bir kucaklaşmaya sebep olur.

            Mirabel bir yeteneğe sahip değilmiş gibi görünürken çocuklarla olan iletişimi çok özel ve biriciktir. Ona baktığımız zaman kendimizi dikkat çekici bir yetenekten yoksun hissettiğimiz zamanları bizler de hatırlayabilir, belki de tam da şu anda bununla mücadele içinde kendimizi bulabiliriz. Fakat aslında kimsenin ve hatta bizim bile bilmediğimiz bir yeteneğimiz önyargılarımızın, öz güven eksikliğimizin arasında kaybolup gidebilir. Bununla birlikte her yaştan insanla kurmayı başardığımız iletişimimiz, sorumluluklarımız konusundaki derin hassasiyetimiz, yardımlaşma alanlarındaki gayretimiz, belki çoğu kişinin yolun yarısında vazgeçeceği birçok alandaki sebatkarlığımız, dirayetimiz, bu konularda eksiği olanlar için bir teşvik vesilesi olabilir. Bu teşvik ise onların hayatlarında dönüşüm ve değişime hizmet edebilir.

            Bir diğer yandan belli bir armağana, yeteneğe sahip olmak çoğunlukla bunları kolaylıkla yapabildiğimiz gibi bir yanılgıya da sebep olabilir.  Madrigal ailesinin kendilerine özel sihirleri olan diğer çocuklarının aslında kendi içlerinde ne kadar mutsuz olduklarını fark edememeleri gibi bir körlüğe de düşebiliriz. Bu özel anları ise filmde yine Mirabel sayesinde keşfederiz. Her zaman en mükemmel olan, ailenin güzeli, aynı zamanda çiçek yetiştirmek ve etrafı da güzelleştirmekle de bir şekilde sorumlu olan Isabel’in, gerçekte tüm bu mükemmellik beklentileri altında ezildiğini, bununla mücadele ettiğini görürüz mesela. Diğer yandan kendini kusurları ile kabul edebilme cesareti ile sadece güzel çiçekler değil, ama kaktüsler de yetiştirebileceğini, dikenlerine rağmen onların da kendilerine has güzelliklerinin mümkünlüğünü de…

Ailenin bir diğer üyesi, fiziksel gücüyle ünlü Luisa da pek farklı bir durumda değildir. Ağlamamalı, yorulmamalı, ona ne deniyorsa onu yapmalı ne kadar yük varsa taşımalıdır. Her zaman hizmet etmeye hazır, adanmış, hoş görülü, şikâyet etmeyen, çok sabırlı bir tarafta herkesin her işine koşturup, tüm o ağır eşyaların ve aslında sorumlulukların altında ezilirken aslında yüreğinin derinlerinde taşıdığı kendine olan güvensizliğiyle de yine Mirabel’le birlikte tanışırız.

Zaman zaman kendimizi Isabella gibi “Ömrüm boyunca mükemmel olmak zorundaydım.” ya da Mirabel gibi “Bize zarar vermek istemedim. Tek istediğim, olmadığım bir şey olmaktı.” hep güçlü, hep mükemmel ya da olmadığımız bir şey olmak zorunda hissedebiliriz. Belki de hayatımız boyunca bazı konularda mücadelemiz sürüp gider. Özellikle günümüzde sosyal medya ile hep güzel, hep mutlu, hep mükemmel, birçok şeyi aynı anda yapabilme kabiliyetine sahip hayranlık uyandıran insanlar olabilmemiz için adeta bir bombardıman altındayken bunların aksine kendimizi inandırmak da zor olabilir. Oysa dışarıda mevsimler değişir. Bırakır, döker, toplar, yeşertir… Bizler de yüklerimizi bırakabilir, paylaşabilir, yardım isteyebiliriz.

Zorlandığımız konulara, yardım ihtiyacımıza bakmadan, aynı zamanda kimsenin de bu sorularla boğuştuğumuzdan haberi olmadan, biz dahi nasıl olduğumuzu bile bilmeden devam etmek neyi neden yaptığımızı bize unutturabilir. İman hayatımızda hizmet ettiğimiz alanlarda da benzer kaygı ve yorgunluğu yaşayabiliriz. Ne ve kimin için yaptığımızı unuttuğumuz bir hizmet halini alabilir iman yaşamımızdaki etkinliğimiz. Asıl önemli olan çoktan gözden kaçırmış hale gelebiliriz. Bu yüzden yeteneklerimizi, armağanlarımızı kullanırken, hizmet ederken hem ihtiyaçlarımızı gözetmek hem de motivasyonumuzu kontrol etmek önemli ve faydalı olabilir.

Madrigal ailesinin kıdemli büyüğü, sihirler konusundaki katı disiplininin, beklentisinin zararını evini, o cennet yerlerini kaybetme sınırına geldiğinde, acı, öfke ve kaybetme korkusu ile karşı karşıya kaldığında anlar. Asıl önemli olanın, gözden kaçırıp unuttuğunun ne olduğunu; ailenin, ilişkilerin, sevginin, insanın kendi başına değerinin önemini fark eder.

Rab bizim ne kadar mükemmel olduğumuzla, hizmetimizin ne kadar parlak oluşuyla ve dahi ne kadar günaha düştüğümüzle ilgilenmez.  O’nunla olan ilişkimizle ilgilenir. Aksi olsa, dirilişinde Petrus’la yüz yüze gelmesi, onunla konuşması, üstelik koyunlarını gütmesi için onu yetkilendirmesi mümkün olmazdı. Petrus’un İsa’ya duyduğu sevgi her şeyin önündedir, hem onu pişmanlık dolu bir tövbeye, hem de aynı zamanda İsa’ya belki de öncesinden çok daha derin ve sadakat dolu bir bağlanmaya taşır. Rab bizi olmadığımız biri olarak değil, Rab bizi ismimizle çağırır ve bu O’nun için yeterlidir.

Yazan: Serda Ayık Sez

Serda Ayık Sez
Tarafından yayımlandı
Serda Ayık Sez
Tartışmaya katılın

Diğer makaleler

Bölüm 152

Darmadağın Evim

Kathleen Norris, “Üzgün Canavar” adında bir şiir yazan küçük bir çocuğun hikâyesini anlatır. Şiir bir itirafla başlar: “Babasının ona...

Bölüm 151

Tatlı, Acı

Genelde iyimser bir insan sayılırım. Kötü durumların iyi taraflarını bulurum, dünyaya umut dolu gözlüklerle bakarım ve kişisel ilişkilerde...

Bölüm 150

Ateizmin Sonu

Tanrı’nın bir yanılgı olduğunun, insan yaşamına ve uygarlığına zarar verdiğinin çığırtkanlığını yapan, inancın sona erişini haber veren...

FideCultura

Son eklenenler

Bölüm 141