Nihai Şölen – 2.Bölüm

Bölümü oynat

Yazının bir önceki bölümünü İsa’nın soy kütüğündeki kadınları hatırlayarak bitirmiştik. Bu bölüme ise Eski Antlaşma’da bu soy öyküsünden değil; ama Meryem’in doğumunu bize bir gölge olarak gösteren ve arasında çok benzerlik olan bir bölüme bakarak başlayacağız. Hanna’nın öyküsüne… Meryem’i hatırladığımızda gebe kaldığı dönemde, içinde bulunduğu koşullarda, aynı zamanda sinagogda Tanrı’nın sözünü, İbrani Kutsal Kitap’ını duyan bir kadındı. Bununla birlikte Hanna’nın 1.Samuel’de yazdığı ezgisi, ilahisi, övgü ilahisi aynı zamanda Meryem’in de kulaklarındaydı ve neredeyse bunu tekrarlıyordu Meryem. İşte bu hikâyede Eski Antlaşma ile Yeni Antlaşma’nın birleştiği resimlerden birini buluyoruz. Tanrı’nın tutarlılığını görüyoruz. İki mucizevi doğum öyküsünü okuyoruz. Bir yanda yılların çocuk özlemini çeken bir kadın olarak Hanna’ya rastlıyor, Samuel’in dünyaya geliş hikayesini okuyoruz. Diğer yanda Meryem’in mucizevi öyküsü ile karşılaşıyoruz. Bunu asla birebir bir benzetme olarak tanımlamıyorum; ama gittikleri yer, beklentileri, kimden umdukları ve nasıl karşılık verdikleri benzerlikler taşıyor.

2.Samuel 2:1-10 da Hanna’nın ezgisini okurken bir Kurtarıcı’yı duyuyoruz. Kral olarak, Mesih olarak gelecek olanın vaadini duymaya devam ediyoruz. Hanna’nın bize söylediği bir şükran ezgisi… Bütün olasılıklara rağmen, bütün çıkmazlara rağmen Tanrı’nın onun yaşamının içine müdahalesini, bu ezgi ile tapınma ile kutluyor Hanna. Luka 1:46-54’de de Meryem’in ezgisine bakıyoruz ve iki ilahi arasındaki birçok ortak yön görüyoruz. Kurtarıcım, Kutsal Olan, Merhamet Gösteren, Kötüleri Tahtından İndiren, Kuşaklar Boyunca Vaadini Tutan… İşte bu hikayenin yazarı ve Mesih’in doğuşunu, O’nun belirlediği zamanda yaşamlarımıza getiren, Tanrı’nın kendisi. Bunlar Kurtarıcımız Tanrı’yı övmemiz için Kutsal Kitap’ın her Doğuş Bayramı’nda zenginliğini bize yeniden açan Tanrı’nın sözleri. Her iki ilahi de Kurtarıcı’ya, Mesih’e işaret ediyor. O yüzden Tanrı’nın hikayesinde o belirlenen zamanda Mesih’in doğuşu, eyvah işler ters gitti de Mesih dünyaya geldi, gibi bir ikinci plan değil. Tanrı’nın baştan beri Havva’ya verdiği vaadin sözün yerine gelişi.

Bizler bu soyun devamı olan Tanrı’nın çocukları olarak her Noel aslında yeniden o doğuşu arıyoruz. Birbirimizin yaşamında arıyoruz. Duyduğumuz mucizelerle İsa Mesih’in yaşayan gücüne tanıklık ediyoruz. Çünkü Rab konuşmadığı zamanki sessizliği değil, O’nun sesini, o bildik hikâyeyi arıyoruz. Güvenmeyi, birbirimize yaslanmayı, kiliseyle ve Kutsal Ruh’la birlikte Rab’be yönelmeyi bekliyoruz. Yeni Antlaşma, İncil anlatılarında ilk dört Müjde de Mesih’in doğuşu ile birlikte başlıyor. Mesih’ten Söz olarak dünyaya gelişiyle başlayan bölüm Yuhanna da dahil… Fakat onun öncesinde Eski Antlaşma’nın son peygamberlik yazısı olan Malaki’den sonra çok büyük bir sessizlikle karşılaşıyoruz. Tanrı’nın konuşmadığı, kör edici, sağır edici bir sessizlikle… Malaki’nin son satırlarında   şöyle diyor: “RAB’bin büyük ve korkunç günü gelmeden önce size Peygamber İlyas’ı göndereceğim. O babaların yüreklerini çocuklarına, çocukların yüreklerini babalarına döndürecek.” Malaki 4:5-6a Bununla birlikte Eski Antlaşma susuyor. Ta ki Mesih’in doğuş anlatısıyla Yeni Antlaşma tekrar başlayana kadar.

Bu sessizlik bittikten sonra bu kez Luka’da melek, Zekeriya’ya şunu müjdeliyor ve Yahya ile ilgili “Babaların yüreklerini çocuklarına döndürmek, söz dinlemeyenleri doğru kişilerin anlayışına yöneltmek ve Rab için hazırlanmış bir halk yetiştirmek üzere, İlyas’ın ruhu ve gücüyle Rab’bin önünden gidecektir.” (Luka 1:17) diyor. Elizabet’le Meryem karşı karşıya geldiklerinde Yahya Mesih’e ana rahminde tapınan ilk kişi oluyor. Bu muazzam vahiye baktığımızda bir kere daha görüyoruz; Tanrı’nın sözü değişmez. O’nun sadakati aynıdır. Vaatlerini tutar ve Söz’üne güvenilir. İsa’ya güvenilir. O yüzden Noel’de bu ilk doğuşu hatırlıyoruz. Bu bildik çok tanıdık hikâyenin içine yeniden girmek istiyoruz. Beklentiyle girmek istiyoruz. Bunu aynı zamanda bir soru olarak da soracak olursak, beklentiyle mi geliyoruz? Yoksa yapılacaklar, yükler, hayatın yoğunluğu şehrin karmaşası ruhlarımızın üzerine bastırıyor mu?

Ve Mesih’in yaptıklarını elbette geriye dönerek hatırlıyoruz. Ta Eski Antlaşma’dan Yeni Antlaşma’ya kadar. Nasıl ve ne için aramıza geldiğini hatırlıyoruz. İlahilerimizi söylerken “Gel ya Rab İsa” diyoruz. Asıl ikinci doğuşunla ve nihai gelişinle bize gücünü, merhametini, kendini göster. O yüzden her Noel aynı zamanda Mesih’in ikinci gelişi için heveslendiğimiz bir dönem oluyor. Arzuladığımız, O’na doğru baktığımız, o yüceliğin görüneceği zamana, gerçek adaletin, gerçek doğruluğun bu günahla bozulmuş hayatlarımıza ve dünyaya ve bizlere tamamen görüneceği o ikinci gelişine bakıyoruz. Nihai Noel’e doğru yüzümüzü çeviriyoruz. Her Noel biz Mesih’in aynı zamanda ikinci ve son kez aramıza dönüşünü bekliyoruz, bunu özlüyoruz. Biliyoruz, hikâyenin sonunda kairos yani o Tanrı’nın zamanı tekrar gelecek. Nihai bir şölen sofrasında kendisiyle buluşturacak. Tanrımız yine bizi besleyecek. Bu kez bir daha acıkmamak üzere besleyecek. O yüzden bu Noel’de bu Doğuş Bayramı’na hazırlıkta Rab’bin hikayesinde kendinizi nerede buluyorsunuz? Tanrı bugün Mesih aracılığıyla size nasıl sesleniyor? Çünkü İbraniler’de Tanrı’nın halkına seslenişinden bahsediyor.

“Tanrı eski zamanlarda peygamberler aracılığıyla birçok kez çeşitli yollardan atalarımıza seslendi. Bu son çağda da her şeye mirasçı kıldığı ve aracılığıyla evreni yarattığı kendi Oğlu’yla bize seslenmiştir.” İbraniler 1:1-2  Tanrı suskun kalmıyor. O yüzden O’nu işitiyor musunuz? O’nu işitmeyi istiyor musunuz? O’na ihtiyacınız var mı? Bugün bu yaşadığımız dünyanın, içinde bulunduğumuz bu gürültülü, kötülüğün altında inleyen, bu ağır koşulların arasında sesini duymaya ihtiyacımız olan tek varlık, Tanrı’dır. Mesih’in nihai gelişine kadar, bize Havva’yla verdiği o yetkiyle biz kötü olanla mücadele ederken Tanrı’yı işitmeye, sesine, o hikayedeki bildik yere, güvene, sığınağa ihtiyacımız var. Siz O’nu tanıyorsunuz, biliyorsunuz. O’nun adı Harika Öğütçü, Güçlü Tanrı, Ebedi Baba, Kurtarıcı, Kayırıcımız, Esenlik Önderimiz, İyi Çobanımız, Işık Kaynağımız, Barış Prensimiz, Tanrı Kuzusu, Yaşam Ekmeği, Alfa ve Omega, Başlangıç ve Son. Rab, o nihai şölende Alfa ve Omega kimliğiyle sonsuzlara dek beraber olacağımız zamana kadar, o bitmeyecek Noel’e kadar bizimle birlikte olacak.

Yazan: Senem Ekener

Senem Ekener
Tarafından yayımlandı
Senem Ekener
Tartışmaya katılın

Diğer makaleler

Bölüm 152

Darmadağın Evim

Kathleen Norris, “Üzgün Canavar” adında bir şiir yazan küçük bir çocuğun hikâyesini anlatır. Şiir bir itirafla başlar: “Babasının ona...

Bölüm 151

Tatlı, Acı

Genelde iyimser bir insan sayılırım. Kötü durumların iyi taraflarını bulurum, dünyaya umut dolu gözlüklerle bakarım ve kişisel ilişkilerde...

Bölüm 150

Ateizmin Sonu

Tanrı’nın bir yanılgı olduğunun, insan yaşamına ve uygarlığına zarar verdiğinin çığırtkanlığını yapan, inancın sona erişini haber veren...

FideCultura

Son eklenenler

Bölüm 144