İnsanlık Üzerine

Bölümü oynat

6 Mayıs 1937’de radyo yorumcusu Herbert Morrison New Jersey’deki Lakehurst Deniz Kuvvetleri Hava Üssü’nde oturmuş, o zamana dek uçan en büyük hava gemisi olan Hindenburg zeplininin gelişini beklemektedir. Programın on iki saat gerisindedir ve Morrison hiç şüphesiz kayda girdiği için mutludur: “Tıpkı dev bir tüy gibi bize yaklaşıyor, işte Hindenburg! Mürettebat aşağıdaki tarlaya bakıyor ve demir atacakları yeri belirliyorlar.”

Ne var ki planlanan iniş noktasının doksan metre üzerindeyken dev zeplin birden alev alır. Gördüklerine inanamayan bin izleyicinin gözleri önünde yanıp kül olması tam 32 saniye sürer. Morrison’un trajediyi nefesi kesilerek dinleyicilerine aktarması Amerikan gazetecilik tarihinde önemli bir yere sahiptir, özellikle de felaketin etkisini açıklayan “Ah, insanlık!” sözleri…

Bu tabir herhangi bir şaşkınlık ya da güçlü bir his ifadesiyle eşanlamlıdır; ama ilk olarak gözleri önünde apaçık cereyan eden insan zayıflığı için ağıt yakan Morrison tarafından söylenmiştir. Yanan enkaz yere çakılırken ve altındaki kalabalık kaçacak zaman bulamazken, insanlık küçük ve kırılgan görünür. Alman azametinin simgesi, en büyük ve en güvenli sayılan hava gemisi, ansızın insan hayatının narinliğinin bir görüntüsü haline gelir.

Çaresizlik ya da felaket zamanlarında çoğu kez ifade edilen insan hayatının zayıflığı, öyle olduğunu bilmemize rağmen bizi gene de şok eder. Bizler bazen düşündüğümüzün aksine güçlü kale surları değil; ama olsa olsa kırılıp parçalara ayrılan kilden kaplar oluruz. Bu benzetimi kızgınlıkla olmasa bile, inançsızlıkla kabul ederiz. İnsani zayıflıkları çoğu zaman trajedilerde hatırladığımızdan, zayıflığı matemle ilişkilendirmek çok kolaydır. Kanserle savaşmak için her şeyini ortaya koymuş; ama gene de savaşı kaybeden bir hastanın yanında otururken, insanın kırılganlığı matem tutulacak bir şeydir. Hastalığın kontrolden çıktığı ve ölüm oranının haftada bin kişi olduğu Uganda’da bir mülteci kampında ise insan kırılganlığı sadece matem konusu değil, çileden çıkartan bir durumdur.
Peki, mevcut insan zayıflığını matem konusu olmaktan başka bir şey olarak görmek doğru mudur?

Bizi sarsıp uyandıran trajedilere benzer olarak İncil’in müjdesi bize insan hayatının yenilmez olmadığını hatırlatmaktadır. İsa kendi ölümünden söz etmiş ve bir dostunun mezarı başında ağlamıştır. Elçi Pavlus bedenlerimizi “toprak kaplara” benzeterek, “kırık çömleğe” döndüğünü söyleyip yas tutan Davut’un benzetmesine gönderme yapmıştır. Kutsal Yazılar fani ve kederli insanlığın öyküsünü açıkça ortaya koyar. Kuruyan ota, solan çiçeğe benzeriz. Ancak bu benzetme her zaman bir matem olarak karşımıza çıkmaz. Bunun ötesinde Mesih, bu zayıflığımızda bizi kendisinin yaşadığı gibi yaşamaya çağırır ve ölüme yabancı olmadığını hatırlatır.

İsa’nın acılar içinde çarmıha gerilmiş tasvirinde, zayıflığın ve acıların bir anlamı olduğuna ve mezarın ötesinde bir yaşam bulunduğuna işaret edilir. Öncümüz olan Mesih’le birlikte, insan kırılganlığı içinde yüce bir umut gizlidir. Pavlus şöyle yazmaktadır: “Üstün gücün bizden değil, Tanrı’dan kaynaklandığı bilinsin diye bu hazineye toprak kaplar içinde sahibiz. Her yönden sıkıştırılmışız, ama ezilmiş değiliz. Şaşırmışız, ama çaresiz değiliz. Kovalanıyoruz, ama terk edilmiş değiliz. Yere yıkılmışız, ama yok olmuş değiliz. İsa’nın yaşamı bedenimizde açıkça görülsün diye İsa’nın ölümünü her an bedenimizde taşıyoruz.” (2.Korintliler 4:7-10)

İncil’in müjdesi bize yalnızca gelecek yaşamın haberini vermekle kalmaz. Mesih bu dünyanın katı gerçekliklerinden bir kaçış teknesi değildir. Tersine, İncil müjdesi, insanlık hakkındaki düşüncemizi insanlığın ortasında şekillendirir. İsa, bize burada ve şimdi insan olmanın ne anlama geldiğini gösteren bir örnek vermiştir. İsa Mesih tam bir insandır; O, günah hariç, bütün insani zayıflıkların farkındadır. Ve siz O’nun benzerliğinde değiştirilirsiniz. İşte bu, matemi aşan iyi haberdir.

Yazar: Jill Carattini
Çeviri: Senem Ekener

Admin
Tarafından yayımlandı
Admin
Tartışmaya katılın

Diğer makaleler

Bölüm 152

Darmadağın Evim

Kathleen Norris, “Üzgün Canavar” adında bir şiir yazan küçük bir çocuğun hikâyesini anlatır. Şiir bir itirafla başlar: “Babasının ona...

Bölüm 151

Tatlı, Acı

Genelde iyimser bir insan sayılırım. Kötü durumların iyi taraflarını bulurum, dünyaya umut dolu gözlüklerle bakarım ve kişisel ilişkilerde...

Bölüm 150

Ateizmin Sonu

Tanrı’nın bir yanılgı olduğunun, insan yaşamına ve uygarlığına zarar verdiğinin çığırtkanlığını yapan, inancın sona erişini haber veren...

FideCultura

Son eklenenler

Bölüm 146